Bütün çocuklar gibi müziği ve birçok müzisyeni çok seviyordu Jorge. João Gilberto’yu belki biraz daha fazla… Ne zaman ki Miles Davis’in müziğiyle tanıştı, insanüstü bir şey dinlediğinin farkına vardı. Ailesi doktor olmasını istiyorken o çoktan, geleceğinin merkezine müziği koymuştu. O zamanlar çok kabul görmeyen bir şey vardı aklında: Sambayı gitarla harmanlamak istiyordu.
Ortaya koyduğu alışılmışın dışında tarzıyla kabul görmemek bir yana, ülkesi Brezilya’nın en saygı gören müzisyenleri arasına hızla girdi Jorge Ben. 1963’te çıkardığı ilk albümü Samba Esquema Novo’nun açılış parçası Mas, que Nada! (Hiç Yoktan İyi), yaklaşık yarım asır sonra dünya genelinde büyük bir üne kavuşmasını sağlayacaktı. Genç müzisyenin ülkesinde ismini duyurması için ise bu kadar beklemesi gerekmedi. Tabii zahmetsiz bir kariyer başlangıcı da değildi başından geçen. Jorge farklı tarzları bir potada eritmeyi seviyordu ve besteleri, kendi oluşturduğu melez ritimlerden meydana geliyordu. Tabii ki bu da Brezilya gibi geleneksel ritimlere sahip bir coğrafyada işini kolaylaştırmadı.
Henüz 18 yaşında çıkardığı ilk 45’liği Mas, que Nada! yayınlandığında insanlar duyduğu şeyi yadırgamıştı. Ancak bu şaşkınlık, kısa sürede yerini beğeniye bıraktı. Büyük bir hit hâline gelen parça, daha sonra Ella Fitzgerald, Dizzy Gillespie, Oscar Peterson ve Sergio Mendes gibi dönemin ünlü müzisyenleri tarafından seslendirildi. O zamanlar Brezilya’da müzik iki yönde seyrediyordu. BBC’nin Top of the Pops’una benzer formattaki Jovem Guarda programı, rock sound’unun belirgin olduğu, Amerikan ve İngiliz etkileşimli müzisyenleri parlatıyordu. Bir yandan da sambanın hükmü sürüyordu. Ne var ki Brezilya müziği de yeni bir evreye açılmaya fazla direnemedi ve Brezilya’nın yeni dalgası Bossa Nova ilk meyvelerini verdi.
Bossa Nova, sadece Brezilya’daki müzik dinleyicisine yeni bir şey sunmuyor, Brezilya’nın geleneksel ritimlerinin dünyada da yaygınlaşmasını sağlıyordu. Klasik gitar temelli Bossa Nova’nın kökleri, Ben Jor’ın idolü João Gilberto’ya kadar uzanıyordu. Fakat Jorge Ben Jor, müziğinde maracatu, R&B, funk ve sambanın iyi bir sentezini, Brezilya’daki kölelik geçmişi ve Afrika kültürüne bolca referans veren sözlerle bir araya getirerek bu yeni türü bambaşka bir noktaya taşımayı başardı.
Rock’n Roll ve Bossa Nova’nın ön planda olduğu birkaç yerel festivalde sahne aldıktan sonra Brezilya’da hızla ün ve saygınlık kazanan Jorge’nin 1969’da kendi adıyla çıkardığı albümü, kültürel bir hareket olan Tropicália’nın önemli eserleri arasında yerini aldı. 60’lı yılların sonlarında yaygınlaşan bu hareket, bünyesinde tiyatro, şiir ve müzik gibi sanat formlarını barındırıyordu. Popüler ve avant-garde’ın bileşimi olarak karakterize edilen Tropicália, geleneksel Brezilya müziğiyle yabancı tarzların etkileşiminin bir sonucu olarak literatürde yerini aldı.
50 yılı aşkın kariyerine 30’a yakın albüm sığdıran Jorge Ben, müziğinde Brezilya ve Afrika kültürünün yanı sıra, Brezilyalı bir müzisyenden beklenmeyecek şekilde futbol tutkusuna da bolca yer veriyordu! İyi bir Flamengo taraftarı olan Ben Jor’un futbolu konu alan bestelerinden en bilineni, Flamengo efsanesi olan Zico’yu anlattığı Camisa 10 da Gávea (Gávea’nın 10 numarası). Şarkıda Zico’nun futboluna dair her ayrıntıya özenle değinirken, onun dünyanın en iyisi olmamasına rağmen neden bu kadar özel olduğunu anlatıyor. Şarkının sözlerini Zico’nun okuduğu şöyle bir video da mevcut:
Brezilyalı müzisyen, bu parçadan da anlaşılacağı üzere Dünya Kupaları tarihinin en unutulmaz takımlarından, 1982’nin kaybeden Brezilyası’nın milyonlarca hayranından biriydi. Ancak Camisa 10 da Gávea, onun bu takım hakkındaki tek eseri değildi. Falcao’ya adadığı ve yine onun adını verdiği şarkısında, takımın golcüsüne İtalyan tribünleri tarafından verilen “Roma’nın sekizinci kralı” unvanıyla sesleniyordu:
Biz de çoğu Avrupalı gibi Jorge Ben Jor’u futbol sayesinde tanıyoruz. Futbol üzerine yazılmamış olsa da yukarıda bahsi geçen ilk hit parçası Mas, que Nada!, 2006 Dünya Kupası’nda Sergio Mendes & Black Eyed Peas cover’ıyla bütün dünyada yankılandı ve birçok Avrupa ülkesinde doğumundan 43 yıl sonra hit oldu. Aynı zamanda Brezilya Milli Futbol Takımı ile özdeşleşen Joga Bonito’nun (Tr. “güzel oyna”) sembolü… Amerika’da en çok çalınan Portekizce şarkı olarak bilinen bu beste, aynı zamanda Brezilya’nın da en çok cover’lanan şarkılarından. Yine Dünya Kupaları esnasında ‘ismi bilinmese de kendisi bilinen şarkılar’ kabîlinden Umbabarauma da yine bir Jorge Ben Jor bestesi:
73 yaşındaki müzisyen 10 yılı aşkın bir süredir yeni albüm yapmıyor. Nadiren kendini gösterdiği konserlerinde şanslı kalabalıklarla buluşuyor. Biz de gözümüzü ne zaman Brezilya futboluna çevirsek farkında olmadan onun müziğini izliyoruz.
Atahan Altınordu
Socrates Dergi Editörü