2018 şubatında canlı dinleme onuruna eriştiğim klasik müziğin yaşayan en büyük isimlerinden dünyaca ünlü piyanist ve besteci Ludovico Einaudi, geçtiğimiz senenin kasım ayında hemen aşağıda izleyebileceğiniz Seven Days Walking isimli yeni albüm serisinin duyurusunu yaptı.
7 Ayda 7 Albüm
Seven Days Walking; sanatçının 7 ayda 7 albüm yayınlama hedefiyle 2019 martında başladığı, insanı yedi farklı yolculuğa çıkaran bir yolculuk bütünü. Bu durum, Ludovico Einaudi’nin hayatını ve son 6-7 senedir müziğini yönlendirdiği alanı düşününce epey mantıklı. Torino’da doğup büyüyen sanatçı, bir röportajında sadece klasik müzikle değil; annesinin de yönlendirmeleriyle çok farklı türleri dinlediğini ve onlardan etkilendiğini söylüyor. Bu noktadaki en net izleri 2013 yılında piyasaya çıkan In a Time Lapse albümünde görmek mümkün. Albüm, “Life”, “Walk”, “Waterways” ve “Experience” gibi İtalyan Barok Müziği ile (evet Vivaldi diye bağırdığınızı duyar gibiyim) daha deneysel tınıların harmanlandığı çok sayıda şarkıyı içerdiğinden bu değişimin seslerini duymak aslında o günlerden mümkündü. Aralarındaki favorim ise Experience. Hatta söz konusu şarkının ve tüm albümün en güzel canlı performans kaydı bir dönem kapatılan ve sonra tekrar açılan Londra’daki ünlü mekân Fabric’te çekilmiş, bütün konseri izlemenizi tavsiye ederim.
Sonrasında neler yaşandı?
Bu albüm serisine başlamadan 3 yıl önce, yani 2016’da, küresel ısınmaya (yazılı ve görsel basındaki algı operasyonu sayesinde empoze edilen daha minnoş söylemle: iklim değişikliğine) karşı çarpıcı bir duruş sergilemek için Kuzey Buz Denizinde performans sergiledi. Söz konusu video kısa sürede büyük yankı uyandırdı ve bu albüm serisinin hazırlanmasında, kendisinin açıklamalarından çıkarım yaparak bu performansın önemli bir yeri vardı diye düşünüyorum.
“Peki bu albüm nasıl oluştu, ne aşamada?” diyecek olursak, bu yazının yazıldığı gün itibarı ile Spotify ve Youtube başta olmak üzere çeşitli müzik platformlarında yayınlanmış olan dört albüm ve beşinci albümden de bir single var. Beşinci albümün tamamının bu ay içerisinde gelmesini ve ağustos ile eylül aylarında bu serinin kalan üyelerinin tamamlanmasını bekliyoruz. Bu seride keman ve viyolada İtalyan Federico Mecozzi (ki kendisi 2018 yılındaki İstanbul konserinde Ludovico Einaudi’ye eşlik etmişti) ve çelloda Arnavutluk doğumlu Redi Hasa eşlik ediyor. İncelediğinizde fark edeceksiniz ki, her albümün başından sonuna kadar bir hikâye ve bir yolculuk var. Bu nedenle bir oturumda tüm albümü, yolculuk deneyimini kişiselleştirmek için ise özellikle yalnızken dinlemeye gayret göstermenizi öneriyorum. Çünkü bu noktadan sonra albüm ile ilgili söyleyeceğim ya da sizin kuracağınız her bir cümle tamamen kendi yolculuğunuza ait olacaktır.