Öncelikle bilmeyenler için Nazdrave’nin anlamından başlayalım mı? Bulgar göçmeni olduğunuzu biliyoruz. Nazdrave de ’sağlığınıza’ anlamına geliyor yanlış bilmiyorsak?

Aynen. Bulgaristan göçmeniyim, 14 yaşıma kadar da orada doğup büyüdüm. Dolayısı ile evde bizim “sağlığa” kalkan bardaklarımız her zaman “nazdrave” diye kalkar.

Bugüne kadar sayısız muzisyenle çalıştınız. Sizi çoğunlukla caz albümlerinden tanıyor müzikserverler. Ancak metal, rock’n roll albümlerinde de dinledik. Hatta 2004 yılında çıkan Comma-Free As Good albümünün perküsyonlarını sizin çaldığınızı biliyoruz. Metal müziğinden caz müziğine geçişiniz biraz hızlı mı oldu?

Aslında caz eğitimi aldım ama caz davulcusu değilim, çalıyorum tabi ki ama en başından beri müziğin her türlüsünü iyi çalmak için elimden geleni yaptım. Lise’de davul çalmaya başladığımda ne müzik dinliyorsam onu çalmaya başlamıştım doğal olarak. Nirvana, Metallica, Megadeth derken trash metal besteleri yapıp kayıtlar yaptık. Ama enstrümanda ilerlemek için başka şeyler çalışmam gerekiyordu. Doğal olarak caz’a yöneldim, bir enstrümanda eğitimi en üst düzeyde alabilmenin en iyi yolu bu sanırım. Sonrasında da her şey çok hızlı gelişti doğal olarak.

 

Ediz Hafızoğlu

Nazdrave projesinin geçmişi çok eski değil. Orijinal projenin (Nazdrave) çıkışı ve Nazdrave x Rap projesine geçişi nasıl oldu?

Beş yıllık bir proje Nazdrave. Biri konser olmak üzere üç albüm yayımladık. Üzerine de X Rap çalışmaları başladı. Uzun zamandır aklımda olan ama nasıl olacağı ile ilgili kafamda canlandıramadığım bir hikayeydi rap ile bizim çaldığımız türsüz müzik. Da Poet ile birlikte oturup önce MC, sonra da Nazdrave kadrosunu belirledik ve çalışmaya başladık. Birkaç ay içinde de proje şekillenip şu andaki halini buldu.

Nazdrave x Rap projesine tepkiler nasıl?

Gayet iyi, çok iyi iki konser deneyimi yaşadık. Nasıl olacağını kestirmek için konserde çalmak lazım çünkü. Öncesinde kimse bizim nasıl bir şey çalacağımızı bilmiyordu. Prova günümüzün sonuncusunu stüdyo’da kayıt ve çekim için ayırdık, konserlerden önce onları youtube kanalımızdan yayımladık. Videoların altında insanlar güzel şeyler yazıyorlardı. Konserlerde de hem kalabalık hem de tüm parçaları ezbere söyleyen bir kitle vardı.

Ediz Hafızoğlu iyi bir rap müzik dinleyicisi midir? Özellikle dinlediğiniz isimler ve yeni çıkan işleri takip ettiğiniz kanallar var mı? Varsa kimler/neler?

Aslında “old school” bir dinleyiciyim. 90’larda çok dinlemiştim ama bu proje ile ilgili araştırma yapmak için ne varsa dinlemeye çalıştım. Türkiye’de rap, dünyaya göre çok yeni. Henüz daha en parlak dönemini yaşamadı, o yüzden yeni çıkacak işlerin kalitesi çok önemli. Bunu başaranlar diğerlerinden başka bir yerde olacaklardır. Bu noktada, biz bu proje ile iyi müzikler üretip, iyi kombinasyonlar ile türkiye rap ve hiphop tarihinde ismi bilinen bir proje olarak var olmak istiyoruz.

Hip Hop sound’unun dünyada ve Türkiye’de giderek popülerleşmesini şaşırtıcı ya da öngörülemez buluyor musunuz? Bu popülerleşmeyi neye/nelere bağlarsınız?

Bakınca çok doğal bir süreç olarak görüyorum. Sonuçta Amerika dünyaya ne dayatıyorsa, tüm dünya oraya doğru evriliyor. Birkaç yıl sürecek bir Amerikan müziği rüyası bu bence. Beyonce gibi ya da x kişi gibi bir sound ile hiphop yapmak ne kadar mantıklı göreceğiz. Benim çok sevdiğim bir tarz değil, kaldı ki konserlerini de çoğunlukla playback ile yapan bir tayfa. Biz de tam tersi çıkıp o gün tüm enerjimizle neyimiz varsa onu çalmak için yaşıyoruz. Tüm bunları düşününce popüler sound’lu bir hiphop’un ömrünün birkaç seneden fazla olacağını sanmıyorum…

Bu projedeki eserler, rap sanatçılarının kendi parçalarından oluşuyor ancak düzenlemeler çok farklı. Düzenlemeleri de vokallerin kendileriyle mi yapıyorsunuz yoksa her şey sizin ellerinizden mi çıkıyor?

Onların sözleri, bizim de müziklerimiz oldu. Herkese ayrı ayrı parçalar yazdık diyebilirim, düzenlemeden öteye geçti çünkü parçalar. Her Mc’nin parçalarını kendi içimizde ayrı kişilere dağıttık ki farklı lezzetler ortaya çıksın. Serhan Erkol X Kamufle,  Çağrı Sertel X AybenAğaçkakan ve Da Poet x Ediz Hafızoğlu gibi… İyi mesai yapıp yazdıkları parçalara, sözlere en uygun Nazdrave müziğini nasıl yazarız diye çalıştık.

Rap dünyasıyla ilgili deneyiminizden bizimle paylaşmak istedikleriniz var mı? Caz müzisyenleriyle çalışmaktan ne kadar farklı sizce?

Çok farklı. Çalışma stili olarak çok farklıyız bir kere; İki günde albüm kaydeden bir tayfa ile bunu aylara yayan bir tayfa bir arada. Bizim ön hazırlığımız, neyin nasıl olacağı çok iyi planlanıyor fakat çoğu şey de kağıttakinden farklı olacak şekilde tasarlanıyor. Rap tayfasında sürpriz ve olasılığa yer bırakılmadan işler düzenleniyor. İletişimimiz de farklı, bir hafta geri dönüş alamadığım da oluyor bir soruma ama bizde bir saat içinde o soruların cevabı geliyor. Farklı çalışma ve hayat tarzlarımız var, ama hepsi başka bir şeyi doğuruyor, başka güzelliklere vesile oluyor sonuçta.

Ayben ile yaptığınız ‘Başkan’ parçanın düzenlemesinde birçok sesi duyabiliyoruz. caz, rap, psikedelik tonlar, doğunun sesleri… ve bu sentez müthiş bir şey olarak çıkıyor karşımıza. Düzenlemelerdeki bu geçişler şarkının orijinalini dinledikten sonra kafanızda beliriyor mu yoksa çaldıkça mı çıkıyor bu kompozisyonlar karşınıza?

Çağrı Sertel aranjmanı “Başkan”. Kendisine sormak lazım tabi ama aşağı yukarı nasıl çalıştığını bildiğim için ben cevap vereyim. Parçayı önceden dinleyip, sindirip, üzerine çalmaya başlamıştır. Temel riffleri kağıda yazıp üzerine melodileri çıkarıp sonra da butik olarak gözden geçirip son halini vermiştir. Demek ki; onun kafasında bunu canlandırmış dinlediği versiyon. Başka birgün bu aranjmanı yapsaydı, o gün yaşadıklarına göre bambaşka bir şey yazacaktı muhtemelen.

Rap müziği için bundan sonrasında ne olacağına dair bir tahmininiz var mı?

Ülkemiz için ancak bir şey söyleyebilirim. Her şeyin arabesk olduğu bir ülkede rap de tabi ki arabeskleşti ama o furyaya kapılmayan da sıkı ve çoğunlukta olan bir tayfa var. Popüler müzik de hiçbir şey üretemediği için bitmek üzere. Onun yerine en büyük aday rap sanırım. Yükselerek iyi işler çıkarak popülerleşecek bir akım.

Projede birlikte çaldığınız Cenk Turanlı’nın Ceza ile de çaldığınız biliyoruz. Hatta eski metalcilerden olduğunu da biliyoruz. Sırf bu proje için mi birliktesiniz yoksa farklı isimlerle de çalışıyor musunuz?

Cenk yıllardır tanıdığım, birlikte çok denk gelemesek de ara sıra çaldığımız bir dostum. Kabataş Erkek Lisesi bağımız da var. Bu projede birlikte devamlı olarak çalmaya başladık, başka şeyler olur mu bilyorum ama uzun yıllar bu projede çalacağımıza eminim. Ara sıra da Ceza ile ben çalmaya gidince orada denk geliyoruz.

Nazdrave x Rap gibi janralar arası geçişken projelerinize devam edecek misiniz? Rap ile ilintili işlere devam edecek misiniz?

Bu projenin planlanan en az üç albümü var, ilki varolan parçaların yeniden şu anki hallerine getirilmeleri, ikinci albüm tamamen yeni müziklerden oluşması, üçincü albümün yine yeni müziklerle ama bu kez uluslararası rap ve hiphop’çılar ile çok dilli bir albümün kotarılması.

Ceza ile yaptığınız ‘Sus Pus’ parçasının stüdyo kaydı ne zaman dijital ortamlarda yerini alacak. Dinlemek için çılgıncasına bir heyecan duyuyoruz çünkü.

Sanırım Aralık’ta Nazdrave X Rap albümü raflardaki yerini almış olacak. Biz de heyecanla bekliyoruz.