Kayra’nın uzun zamandır beklenen solo albümü Bütün Ayazların Ortasında’nın ilk kısmı klibiyle birlikte 25 Ocak’ta Sony Basemode Records etiketiyle çıkmıştı. Albümün tefrika mantığıyla parça parça çıkacağını daha önceki konuşmalarımızda Kayra da belirtmişti. Açıkçası günümüz dinleyici alışkanlıkları göz önüne alındığında bu kararı mantıklı buluyorum. Bütün halde yayınlanan albümlerdeki şarkıların tümüne gerekli ehemmiyeti gösteremediğimizi düşünüyorum. Bunun yanında günümüzde müziğin dinlendiği mi yoksa hızlıca tüketildiği mi tartışması da cabası.
Kayra’ya bu albümde Da Poet, Beatific Vision, C1556 ve Radansa gibi prodüktörler eşlik ediyor. Albüm görselleri ise Naci Mert imzalı. Pürüzsüz bir elektronik altyapı ve berrakça işitilebilen, özen gösterilmiş enstrüman sesleri; gerçekten kaliteli bir şey dinliyorum hissini fazlasıyla veriyor.
Bütün Ayazların Ortasında, Veysel’in hikayesine odaklanan bir konsept albüm. Hayalet Islığı’nda da olduğu gibi Kayra’nın bu yöntemle hikaye aktarımında ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz. İki albümün de hikayelerinde ortak noktalar bulmak mümkünse de aradan geçen 5 yılla beraber birçok farkı da kestirebilmek mümkün. Hayalet Islığı; Cenaze, Mevsim Olmayan Mekanlar ve Yangın gibi içeriğinde birden fazla hikaye barındıran bir albümdü. Misal Yangın, bir mahalleyle ve o mahalledeki bir kundaklama olayıyla sınırları belirlenmiş, genç erkek öfkesine şahit olduğumuz bir hikayeyken; Bütün Ayazların Ortasında Part I’de gözüme çarpan şey otuzlarının ortasında, evliliğiyle ilgili sorunları olan, ilk ev dediği yere mecburi olarak dönen bir yetişkin erkeğin anlık değil sürece yayılmış öfkesiydi.
(Geçen yıl çıkan Hayırsız Evlat isimli tekli de Veysel’in hikayesini anlamamıza yardım edebilecek bir başka Kayra şarkısı.)
Bütün Ayazların Ortasında Part I; Yol, Çok Yaşlıyım ve Kafamda Cehennem şarkılarından oluşuyor.
Yol şarkısıyla başlıyor albüm ve uzun bir skit’le mevzuya giriyoruz. Daha baştan Veysel’den önce vakıf oluyoruz katakulliye . Bu da bize “Acaba ne yapacak Veysel bu meseleyi öğrenirse?” sorusunun alternatif cevaplarını kurgulatıyor. Ya da sade merak işte.
“Bir akşamda yaşlanırsın, on yıl anlamazsın.” ilk cümlesi Kayra’nın. Yeni gittiğiniz bir mekanda hoş geldin ritüeli olarak kafanızın duvara çarpılması. Aklımda kalan bir diğer cümle ise “Alnımın tam ortasında ‘enayi’ yazsın.” Diğer şarkılarla beraber daha da iyi anlaşılacaktır Veysel’in buradaki sitemi ve edilgenliği. Yine de Veysel’in başına gelenlerin tek sorumlusu başkalarıdır demek için erken.
“Çok Yaşlıyım” isimli parça her yönüyle ayrı bir yerde. Kayra’nın da yazarken ve kelimeleri seçerken zorlandığını söylediği bu şarkıyı Veysel’in tahminen Alzheimer hastası dedesinin ağzından dinliyoruz. Kendi ağzından anlattığı hikayesinde dede; prensiplerine sıkı sıkıya bağlı, iş ahlakı yüksek, tavizsizliği başına işler açmış, öfkeyi tatmış emekli bir zabıt katibi. Bu şarkıda dedenin aklının yerine geldiği zamanlarda durumunun ve yaşlılığının farkında olduğunu görüyoruz. Dedenin durumunda şimdiki zamanda bulunmak “sağlıklı” olmanın işareti olsa da bana bunun her zaman iyi bir şey olmayabileceğini düşündürttü. Dede de bu farkındalık anlarında “Yarına kapalı bir kapıyım, paslıyım.” diyerek hayıflanıyor.
Kafamda Cehennem albümün en vurucu şarkısı olmaya aday. Veysel’in kendi geçmişine yönelik bir projeksiyonla başlıyoruz; şafak saymalar, okul uzatmalar, belki mezun olmalar… derken bu kronolojik sıra şimdi’de sonlanıyor. Bahsettiğim “süreç öfkesi” tam da bu. Veysel’i evine -kendi kurduğu ve kaybetmenin eşiğinde olduğu ev değil; içine doğduğu, hep var olan evine- döndüren şey yalnızca anlık bir öfke, bir olay değil. Evde Veysel’i karşılayanın babası değil de dedesi olması da bu evin kadimliğini, köklülüğünü simgeliyor. Kafamda Cehennem, Veysel’in dertlerinin diskografisidir.
Kafamda Cehennem’e gelen video klip Part I’de yayınlanan üç şarkıdan da emareler taşıyan kompakt ve bu sayede hem estetik hem de işlevsel olmayı başarmış bir klip.
Olmadım Say, Kül Kalır ve Dişçi Koltuğu şarkılarından oluşan Bütün Ayazların Ortasında Part 2 ise 22 Mart 2019′ çıkmıştı.
Olmadım Say, Part 2’nin klibiyle gelen parçası ve gerek sözleri gerek keman melodisi ve gerek klibiyle hüznünü dinleyiciye geçiren, duygusal bir parça olmuş. Kül Kalır’da Kayra’ya Da Poet eşlik ediyor. Sözlerinden ve Kayra’nın söyleyiş tarzından çekincesiz, lafını esirgemeyen bir şarkı olmuş diyebilirim. Yine karşılaştığımız keman melodisi bu sefer biraz arabesk hissettiriyor Kül Kalır’ı.
Dişçi Koltuğu albümdeki favori şarkılarımdan. Part 2 güzel bir geçiş partı, mevzunun dinlendiği ve demlendiği bir zaman platosu Veysel için, part 3’teki patlamanın da habercisi bir yandan.
Olmadım Say klibi de Kafamda Cehennem gibi Bedirhan Karakurluk imzası taşıyor.
23 Mayıs 19’da albümün tamamı dinleyiciyle buluştu nihayet. İlk iki part’taki 6 şarkı dışında 7 yeni şarkıyı da dinlemiş olduk böylece.
Veysel’in mevzusunun ve albümün beklentilerini yerine getirecek kalibrede 7 yeni şarkı çıktığını düşünüyorum. Özellikle “Hissederdim” adlı parça sanki 10 yıl evvel çıkmış da hala dinliyormuşum hissi uyandırdı bende.
Has Kepazelik has spoken word. İsyan var, manifesto var. Bunlar Kayra’da zaten vardı da bu sefer ders çıkarma da var. Gerçekten olgunluk eseri olduğuna bir kanıt daha. Resmi Evraklar da Has Kepazelik gibi spoken word formatında, Kayra’nın yarattığı Veysel karakterinin kendini ve herkesi sorguladığı bir parça.
Gelelim büyük sürprize. Uzun bir aradan sonra Karaçalı’yı Kayra’nın Bütün Ayazların Ortasında albümü sayesinde yine dinledik. Felaketimi Beklerken adlı şarkıda birlikte duyduğumuz ikili eski günlerdeki gibi. Felaketi bekleseler de sert ve diriler.
Kör Karanlık albümdeki bazı şarkılarda da gördüğümüz biçimde introsunda bir skit’e sahip. Albümün hikayesini epey güçlendiren, atmosferini hissettiren bu skitleri sevdim. Şarkının beat’i çok ince ve zarif dokunuşlar barındırması bakımından bana Erik Satie eserlerini anımsattı. Kayra şarkılarının karakteristik bir özelliği olan dinleyiciyi veyahut ikinci tekil şahsı sanki karşısındaymış gibi muhatap almasının çok iyi örneklerinden olmuş Kör Karanlık.
Uzaktan, açık bir radyodan sanki bir Fikret Kızılok şarkısıymış gibi başlıyor Haciz. İşin aslı öyle değil. Önceden beridir Kayra dinleyenler için Yerel Radyo Mixtape gibi bir efsaneyi hatırlatacağım çünkü Haciz bana fazlasıyla Farazi v Kayra’nın Umuda Talim şarkısını hatırlattı nedense. Haciz’in daha sakin bir beat’i olmasına rağmen iki şarkının da akışını epey yakın buldum.
Albümün tamamıyla beraber Öfkemin Şafağı’na çekilen klip de yayınlandı. Caner Özçoban imzasını taşıyan klip şarkının hikayesini birebir yansıtmış. Gerçekten adıyla müsemma Öfkemin Şafağı. Veysel’in durup durup zorla sabrettiği tüm katakulliye artık yeter dediğini dinlemenin yanı sıra izleyebilmek de çok iyi olmuş.
Tüm bu hikayenin sonunun tatlıya bağlanmaması ya da bir intikam hikayesine dönüşmemesini kayda değer buluyorum. Zaten Kayra’nın da böyle bir şey amaçladığını düşünmüyorum. Sonunu düşünmeyi kime bıraktı bilinmez ama hikayeyi bu şekilde görece sonuçsuz bırakması hikayeyi benim nazarımda gerçeğe epey yakınsar kılan bir husus.
Son söz yerine:
Kayra şarkıları dumanı üstündeyken de soğukken de lezzetli, tadını çıkarın.
Henüz okumayanlar için RAP sayımızda gerçekleştirdiğimiz Kayra röportajı:
Albümün tamamını dinlemek için: