B’r Şeyler Eks’k, Albüm Lansmanıyla Dinleyicisine Kavuştu!

Comments (0) Albüm, Bizim Sahneler, Genel, Konser, Kritikler

Bu aralar farklı bir yöntem deneme kararı alıp albüm lansmanları olacağı zaman albümleri önden dinlemek yerine parçaları ilk defa konserlerde duymayı tercih ediyorum. Bu şekilde ekipleri oluşturan isimler, önceki çalışmaları ve albümlerin hikayeleri dışında (araştırmalarımızı eksik etmiyoruz elbet) ortaya çıkacak müzikten habersiz bir şekilde orada bulunup ortaya çıkan müzikle çoğu zaman şaşırmayı hedefliyorum. Kendime göre de önyargısız bir şekilde dinliyor oluyorum, neyle karşılaşacağımı çok da bilmeyerek. En son Mark Guiliana’nın beni albümden farklı bir şekilde ağzımı açık bıraktıran Amsterdam ve İstanbul’daki Beat Music konserleriyle alt etmesi ardından bu yöntem oldukça hoşuma gitmeye başladı.

Bu “bilinçsiz” gittiğim lansmanlar serisinden üstümde en muazzam etkiyi bırakan 29 Mayıs Çarşamba günü Kadıköy Sahnesi’nde çoğu zaman ağzım açık, geri kalan zamanda da şaşkınlıkla ellerim ağzımda dinlediğim B’r Şeyler Eks’k albüm lansmanı oldu. Çok uzun zamandır takip ettiğim, çok sevdiğim, müzik sahnesinin kült isimleri; vokalde Çağıl Kaya, saksafonlarda Tamer Temel ve Serhan Erkol, basta Alper Yılmaz ve davulda Volkan Öktem bir araya gelerek ortaya inanılmaz bir müzik çıkarmış. Bir yerlere ve mümkün olduğunca insana ulaşabilme ümidiyle de çorbada bizim de katkımız bulunsun diyerek tanıtmak istedim bu şahane oluşumu. Lütfen B’r Şeyler Eks’k ile tanışın:

Uzun soluklu bir ekip B’r Şeyler Eks’k; birbirini çok iyi tanımış ve naçizane, birbirine çok iyi karışmışlar artık. Tahmin edersiniz çok da bilinçsiz bir dinleme olmadı, zaten neyle karşılaşacağımı gerek Çağıl Kaya’nın müzikal yaklaşımından, gerek ekibi ve konserlerini uzaktan takip ettiğimden az biraz tahmin ediyordum. Fakat geriye kalan şaşırma payı tahmin edemeyeceğim seviyede oldu. Tadı damağımda kalmış.

İnanılmaz bir Türkçe rap-caz albümü kazandık bu albümle. “Memleketten çıkan müziğe bak of!” diye sağa sola dönüp dinlemeye gelen müzisyenler denizine gülümseyerek çığlıklar attığım bir konser oldu. Daha ilk parçayı duyar duymaz “Aaa çok tanıdık bir şeyler… Steve Lehman mı o? Sélébéyone! Yok artık!” dediğim, tadı damağımda kalan bir konser… Büyük koptuğum diyeceğim izninizle, müzisyenlerin hepsi kulağımda harika bir karışımla ve bu ekibin farkıyla çalıyordu sanki. Tabii bu cümle ardından onların kendi açıklamalarını aktarmayı görev bilirim:

Ekibe bakıp haliyle bir caz albümü beklentisine girilse de de gitar ve piyano gibi bir eşlik enstrümanı olmaksızın seslendirilen dinamik bir rap-caz albümü geliyor! Grubun müziği temelde Steve Lehman, Selebeyone, Kendrick Lamar gibi isimlerin müzikal yaklaşımlarından etkileniyor.

B’r Şeyler Eks’k sadece müzikten değil farklı sanat dallarından, günlük yaşamdan da beslenerek oluşmuş bir ekip. Bütün bu entelektüel kaygıların yanında dans ve büyü kısmını da es geçmemeye çalışıyor, yani eğlenmeyi önemsiyor.

Rage Against The Machine’in Killing In The Name parçasını Çağıl’dan dinledikten sonra eksik olan neydi diye sorgulamaya başladım. Konserin sonu kafamın içinde o soruyu döndürerek geldi, soramadım kendilerine. Üstünde düşünmek istedim, hâlâ düşünüyorum aslında. Başkaldırıyordu müzik, protestti; sözler uyandırıcı, tepki doluydu. Ritmik oyunlarla “Bana yapmamı söylediğin şeyi yapmayacağım” diyordu Çağıl. Sözler, yaşananlar birbiri ardına dökülüyordu. Çok güçlü bir ses vardı orada. Ve eksik olan tam olarak buydu benim için. Eksik olan sesimizdi. Tepkilerimizdi. Başkaldırmaktı. Müzikte ses çıkarabilmekti. Bir cümleydi. Bir tavırdı. Farkındalıktı. Her şey yolunda değildi ve bu gerçek sahnenin tam da ortasındaydı. Çok uzun süredir eksik olan, o akşam oradaydı sanki.

Çok güzeldi, hep olmasını dilediğim; mecburen dışarıda aradığım bir şeyleri buldum bu müzikte. Yolu çok açık olsun, dilerim daha büyük kitlelere ulaşsın, çok daha güzel mekanlarda yankılansın bu müzik. Müzikal olarak neyin ne kadar mümkün olup olmadığını sorgularken ve elde olanla neler yapılabileceğini düşünürken, tıkandığı zaman insanın dinleyerek zihnini genişletebileceği bir bakış açısına sahip bu ekibi oluşturan her bir isim. Bu birlikteliğin meyvesiyse ilham verici, aydınlatıcı, vizyon açıcı, bağımsız, özgürleştirici, farklı.

Savaş Tanrısı adlı parçalarından bir bölümle teşekkür ederim bu müziğe:

Fikri firarda düşüncesi hapis, düşüncesi habis dikte eder metni, tutulur mu nutku, çözülür mü dili, özü sözü dilim dilim sürülür mü?

Seçim örülür mü kilim gibi eksiksiz? Ve siz uyurken deliksiz, usul usul içeri girdi edepsiz oturdu vicdanına nefessiz kaldın ölüm gibi sessiz.

Diğerleri sustu, diğerleri sensin ebedi oyuna tek adımda geldin. Ölümü Şam’da ölümü Bağdat’ta
ve ölü mü diri mi demeyerek öğrendin.

Oğuz Atay’a çok büyük sevgiyle; B’r Şeyler Eks’k artık burada ey dinleyici, sen neredesin acaba?

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir