Protest duruşu ve sivri dilleriyle bilinen Murder King, Gürültü Kirliliği’nden birkaç yıl sonra Fiyasko adlı albümünü çıkardı. Biz de Murder King ekibiyle IF Beşiktaş İstanbul konseri öncesinde son albümleri Fiyasko, Türkiye’de metal ve geleceği, festivaller ve daha bir çok konuyu kendilerine yönelttik. Kendileri ise her zaman olduğu gibi içlerindekini dışa vurdular, yani kustular. İyi Okumalar!
Fiyasko albümünde nasıl bir sound kurgulamaya çalıştınız?
Össan: İki albüm arasındaki müzik farkından dolayı otomatik olarak aranjede değişikliklerle çıktı. İlkine göre daha vahşi sound’lar yakalamak istedik. Dinamikleri değişti, biraz daha farklı tonda gitmek istedik.
Peki farklı dinamiklerden kastınız nedir?Össan: İlk albüm daha çok midtempo ve groovy’di bu albüm daha çok hıza ve tekniğe dayalı olduğu için sound’u biraz daha ufalttık diyebilirim.
Onur Akça: Öyle geniş geniş, sıcak sıcak bir davul sound’u yerine daha keskin daha köşeli bir sound kullanmak istedik. Aynısı gitar sound’u için de geçerliydi, daha keskin daha kompresli bir sound hedefledik. Çünkü kalabalık partisyon var, ve tane tane anlaşılması için ve güçlü bir sound ortaya çıkması için birazcık ufaltmak gerekiyor. Müziğin aranje kısmında zaten eski albümden farklı olacağı belliydi. O yüzden geniş geniş, daha sallanan sound’lar yerine daha “tight”(sıkı) bir sound hedefledik. Burada vokal daha çok enstrüman gibi yani Türkçe şarklarda vokal önde fakat yabancı şarkılarda enstrüman gibi tınlıyor ve biz de onu gözetmeye çalıştık çünkü dünya böyle yapıyor.
Gürültü Kirliliği albümü lirikleri açısından daha politik bir albümdü, Fiyasko albümü ise daha çok yabancı parçalarla dikkat çekiyordu. Sizce iki albüm arasında nasıl bir fark var? Yabancı parçalara neden yöneldiniz?Össan: Zaten hiçbir zaman yabancı sözlü müzik yapmayalım demedik. Hangi dilde yapmak istiyorsak o dilde yapıyoruz. İnternet çağında yaşıyoruz, ilk albüm biraz daha yereldi çünkü kendimizi lokal olarak tanıtmak istedik fakat bu sefer yurtdışına da oynamak istiyoruz. Belki üçüncü albümde de böyle olur belki daha da çok yabancı parça olur. Bizim temel derdimiz, parçaların Türkçe mi İngilizce mi olması yerine, anlatmak istediğimizi anlatabiliyor muyuz? Aslında.
Yurtdışından tepkiler geldi mi? Yurtdışı nasıl karşıladı?Bizi çok heyecanlandıran festivaller var
Össan: Açıkçası öyle birkaç plan var, ama albümün çıkış tarihi buna izin vermedi. Tüm festivaller yapılmıştı. 2020 için böyle çalışmalar var.
Onur Akça: Önümüzdeki aylarda 2020’nin line up’ları konuşulmaya başlanır. Biz de onları zorlamaya çalışacağız.
Aklınıza özellikle bir yer var mı?Onur Akça: Vallahi o sürpriz olsun. Ama birkaç yer, bizi çok heyecanlandıran festivaller var ama bakalım, netleştiği zaman paylaşacağız.
Peki Fiyasko albümü beklentilerinizi karşladı mı? Tepkiler nasıldı?Onur Akça: Şöyle albüm yapacağız, iki tane de hit yayınlayacağız, oradan da milyonlar dinleyecek, milyonlar tıklayacak gibi bir amaç gütmedik. Biz biliyorduk zaten underground iş yaptığımızı. Popüler işlerden, sıralardan aşağıda olduğumuzu. Biz her zaman yaptığımızı yaptık, devam ettirdik. Her festivalde çalacağız, her hafta konser vereceğiz diye bir amaç gütmedik.
Össan: Bizim amacımız kendimizi müzikal olarak geliştirmek olduğu için ilk albüme benzememesi olduğu için evet, beklentimizi karşıladı. Dinleyici bambaşka bir şey, döneme göre dahi değiştiği için dinleyici tarafından evet beklentimizi karşıladı veya karşılamadı diyemeyiz.
Peki dinleyici tarafından nasıl geri dönüşler geldi?Onur Akça: Dinleyici tarafından gelen tek olumsuz şey, “neden hepsi Türkçe değil” oldu. Bizim dinleyici biliyorsunuz, yıllardan beri Pentagram’ı bile İngilizce dinliyordu. Metal müziğin lisanı İngilizce, belki Rammstein ile biraz Almanca öğrendik. Ee tabii filmlerden öğrendik Almanca’yı (Gülüşmeler). O yüzden beklenti tabi farklı olacaktı, ama ilk albüm de İngilizce olsaydı ikinci albüm yadırganmazdı diye düşünüyorum. Murder King olarak da biz hiç şu şarkıyı koymasak mı, şunu çalmasak mı demedik. Çünkü hepsi ayrı tınlıyor. Sonuç olarak negatif bir yorumla “neden ingilizce parçalar var” dışında karşılaşmadık. “İşte Össan ispanyolca kursuna gidiyor, belki ispanyolca şarkı yaparız, politiklikten uzak daha sıcak, Akdeniz esintisinin olduğu (Gülüşmeler)”
Sizce Rap’in dominasyonu karşısında Metal geri dönecek mi?Metal hiç baskın değildi
Össan: Dönmeyecek. Metal hiçbir zaman baskın değildi ki.
Onur Akça: 90’ların başı 2000’lerin ortasında metal kendini hissettriyordu, “Anatolia” albümü için Pentagram’a tonla para harcandı, şimdi böyle prodüksiyon yok çünkü biliyorlar satamayacaklarını.
Össan: Şu an rap için de böyle büyük prodüksiyon yok bu arada. Rapçiler öyle büyük paralar kazanmıyorlar.
Onur Akça: Şu anda trend rap müzik ve Hip Hop.
Össan: Metal müzik hiçbir zaman trend olmadı. Sadece Pentagram’a bir şey yapıldı o kadar. Pöpüler müzik her dönem değişiyor. Bir ara Türk popu, elektronik müziğe kaydı. Şu an Rap’e kaymış durumda. Kime satabilirsen ona göre müzik yaparsın. Metal’i alan yok, Rock müziği alan yok. Pop’u da artık dinleyen zümre belli. Rap de hiçbir zaman bu kadar satılmıyordu. Son zamanlarda satılıyor. Tabiki birkaç sene sonra trend yine değişecek ama bence bu metal müzik olmayacak. Çünkü mainstream’in dinlemesi lazım. Şu anda dinlediğimiz şeyler ya da sizin dediğiniz “Rap dominasyonu” gibi bir şey katiyen yok. Piyasayı domine eden trap ve onun türevleri. Rapçiler de kan ağlıyor. Hani niye bizim müziklerimiz değil de, bunların müzikleri dinleniyor diye.
Türkiye’de metal sahnesi sizce nasıl? Yeni nesil gruplardan sizi heyecanlandıran gruplar var mı?Biz bir minibüse doluşabilecek kadarız aslında
Onur Akça: Benim için biraz arkadaş kayırma gibi olacak ama ben Crushem’i çok beğeniyorum. Bugün çalacaklar zaten. Yeni demek ayıp olur ama Pitch Black Process var.
Fırat Öz: Benim için Vortex of Clutter var; Zaferlerin grubu.
Can Yücel Korkut: Zaten Türkiye’de metal sahnesi diye bir şey yok ki.
Onur Akça: Evet. Eskiden her hafta, ayda iki üç kez konser olurdu biz de gidip bakardık, çalardık. Şimdi maalesef böyle bir durum söz konusu değil.
Can Yücel Korkut: Biz bir minibüse doluşabilecek kadarız aslında. Herkes birkaç yerde çalıyor.
Onur Akça: Sanırım başka da bir grup gelmiyor aklıma çünkü ciddi anlamda maruz kaldığım kimse yok.
O zaman pek verimli görmüyorsunuz diyebilir miyiz?Eskiden bahar şenliklerinde çalardık
Onur Akça: Verimli göremeyiz ki, Dorock vardı çalabilecekleri, çalabileceğimiz. O da gittikçe kaybolacak yani.
Fırat Öz: Sosyal medya denen bir şey var artık. Adam evinde mis gibi kaydını yapıyor ve YouTube’a koyuyor. Sahnede çalma gibi bir dertleri yok ki. Ben dahi evimde çok daha rahatım. Kendi steril ortamımda var. Keşke milyon izlensek de evde çalsak. Devir de öyle aslında. Herkes evinde tek kişi. Elektrikle uğraşmak yok, sahne stresi yok. Sadece kaydedip sosyal medyaya yüklüyor. Instagram bir kapansa müzik kariyeri bitecek çok insan var.
Onur Akça: Eskiden bahar şenliklerinde çalardık, üniversite festivallerinde çalardık ve birçok insana da böyle ulaşabildik aslında. Murder King 10 sene önce şu yaptığı işi yapsaydı, bir sürü üniversite festivalinde çalardı ve çok daha fazla bilinirdik. Şu anki handikapımız ise Gezi Parkı olaylarından sonra yasaklanan festivaller, bastırılan öğrenciler… Aman 3 kişi bir araya gelmesin mevzu olabilir korkusu. E zaten, biz bu anlamda dışavurum- kusma müziği yaptığımız için bizim işimiz de zor, yeni gruplarınki daha da zor
Össan: Zaten bizim dahi çalabileceğimiz yerler kısıtlı. Bu arada bizim bile derken az çok tanınmış bir grup olduğumuz için söylüyorum. O yüzden yeni çıkan grupları da oralarda izleyemiyoruz, canlı performansları göremiyoruz.
Onur Akça: Popüler olanı pompalama durumu var çünkü insan çekiyor, para getiriyor.
Ekonomik kriz sizce müzik sektörünü nasıl etkiledi? Canlı performanslar yükselirken, ekonomik kriz bağlamında, canlı performanslar bir lükse dönüşüyor mu?Onur Akça: İşin mutfağından başlarsan evet. Adamın altı telli bas gitarı var (Can Yücel Korkut’a) sor bakalım kaç liraya değişiyor teller. Ev kredisi gibi bir şey yani.
Can Yücel Korkut: Tabi uygunu var, ucuzu var ama pahalı abi. Sen yurtdışındaki adam kadar kolay erişemiyorsun sonuçta. Sadece tel sorun değil ki, yol paran bile sıkıntı yani.
Össan: Bu ikiyüzlü bir soru, bunun sadece ekonomik krizle alakası yok, Türkiye’de ne zaman ekonomik kriz yoktu? Olmayan zamanlarda albüm alınıyor muydu? İnternetten sonra zaten albüm alınmadı. Hepimiz müziğe ücretsiz erişebiliyoruz. Konsere gidip bilet almak zaten bizim için bir lükstü. Ekonomik kriz oldu, bilet fiyatları çok mu arttı? Çoğu harcadığın rakama göre uygun aslında. Zaten bizim kültürümüzde lüks bir şey bu. O yüzden bunun krizle alakası yok.
Onur Akça: Şimdi baktığımızda durumu iyi olmayan birine maaşının iki katını versen o yine sinemaya veya tiyatroya gitmeyecek, çocuğu meraklıysa gidecek.
Össan: İnsanlar maça gidiyor, haftada bir, iki elli lira verip maça gidiyor. Tamamen insanların kendi hobisi ile alakalı. Eğer bu olayı direkt olarak sadece krize bağlarsak büyük resmi kaçırmış olacağız.
Son olarak sorum Fırat Öz’e olacak, önceden sadece gitardaydınız fakat şimdi hem gitar hem vokaldesiniz yeni sürecin nasıl gittiğini merak ediyorum? Bir videonuzda geceleri rüyanıza girdiğinden bahsetmiştiniz, adaptasyon süreci nasıl oluyor?Fırat Öz: Adaptasyon süreci şöyle oluyor aslında; kayıttan önce evde çalışma evresi oldu, ses rengi farkından dolayı çoğunlukla sadık kalmaya çalışsak da eskiden Can’ın söylediği şekilden az da olsa farklı forma sokmamız gerekti. Konserler açısından sürekli evde çalışma durumum var, sigarayı bırakmaya çalışıyorum, yediklerime içtiklerime dikkat ediyorum. Ama bu daha çok çalarak alışkanlık edinilen ve ısınılan bir süreç olduğu için sürekli provalar yapmaya çalışıyorum. İlk başladığımdan daha iyiyim diyebilirim özgüvenim de yüksek. Bunlar hep alışkanlık ben eskiden de solistlik yaptım, çalışarak daha iyiye gidiyor diyebilirim.
Teşekkürler murder kimg her fırsatta ropörtaj yapılması gereken bi grup vizyonlu adamlar bunları görmek yeni nesil müzisyenlere yol gösteriyor