Arabesk ve Türkiye’deki ‘Acı’ Dolu Hikâyesi- II

Comments (0) #Arabesk, Genel

 Neoliberal politikalar, Askeri Darbe ve Ötesi 

Nerede kalmıştık? 1980’li yıllar çok enteresan zamanlar olarak tarihe geçti. Askeri darbe oldu, 24 Ocak kararlarıyla ülke neoliberal polikalara kendini adadı. Türkiye küresel ekonomiye geçti, medya kanalları liberalleşti, radyo ve televizyonun gündelik hayat içerisindeki etkisi ise beklenmeyen seviyelere çıkıyordu. Bu sosyal çepher içerisinde, birçok sosyal pratik dönüşüme uğradığı gibi müzik de dönüşünme uğradı. Örneğin, Türk pop müziği tam da bu dönemde ortaya çıktı. Rock, metal ya da punk gibi küresel müzik türleri sosyal alanlarda daha çok yankılanmaya başladı. Telif gibi daha önce hiç konuşulmayan konular, müziğin içerisinde yer almaya başladı. Müzik piyasası oluştu, yani müzik metalaşmaya başladı.

 Acı Dolu İsyandan Devlet Eliyle Yeni Arabeske 

Bu dönüşümden arabesk de nasibini almıştı kuşkusuz. 12 Eylül öncesi bir parazit gibi değerlendirilen ve merkezi kültürün genellikle yok ya da yoz saydığı arabesk, yine devlet eliyle bu dönemde bu sıfat ve tanımlamalardan kurtulmaya başladı. Uğur Küçükkaplan bunu devlet ve arabesk arasındaki mesafenin kusualması olarak değerlendiriyor. Neler olmadı ki bu dönemde? Turgut Özal seçim kampanyasında arabesk bir şarkıyı kullanmış, TRT’de yıllarca yasaklanan arabesk müzisyenler birbiri ardına TRT’de görünmeye başlamıştır. 1989 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından organize edilen I. Müzik Kongresi’nde ortak karar olarak acısız, kedersiz arabesk formülü ortaya çıkarılmıştır. Hatta ilk beste ise Hakkı Bulut’tan “Seven Kıskanır” eseri ile geldi. Arabesk merkezi bir kültürün parçası haline gelirken, kendi kültürel kimliğinden uzaklaşırken buldu kendini. Oysa daha 10 yıl öncesinde arabesk ucubenin ta kendisiydi.

 Gerilim Azalırken 

Özel kanalların birbiri ardına açılmasıyla, arabeskin görünürlüğü de toplumsal alanda artmaya başlamıştı. Bu yıllarda arabeskçilerin klipleri özel kanallarda yayınlanmaya başlarken, arabesk artık giremediği deliklere döneminin ‘yeni’ medya mecralarıyla girmeye başladı. İbrahim Tatlıses’in yıllar boyunca süren İbo Show’u toplumun farklı kesimlerinin ilgisini çeken bir TV programı haline gelmişti. Bu süreçle, popüler ve arabesk müzik arasındaki gerilim de azalacaktı. Orhan Tekelioğlu’na göre, 90’larda ortaya çıkan Türk Pop Müziğin’de arabesk formülasyonları bulunmamasına rağmen, şarkılar arabesk tınılardan fazlasıyla etkilenmekteydi. Örneğin, 90’lı yıllarda Garo Mafyan’ın ya da Onno Tunç gibi isimlerin aranjmanları Türk müziğinin, arabesk tınıların ve Batı müziğinin polifonik olarak kesiştiği birer alandı. O dönemki Türk pop müziği genellikle bir sentez olarak değerlendirilse de, aslında Türk Pop müziği majör olarak arabeskten etkilenerek hayat bulmuştur.

 Jiletler ve Ayinler 

Arabeskçilerin konserleri, kendilerini jiletleyen gençlere sahne olmaya başlamıştı. Arabeskin aktörleri alt sınıf gençliğinin adeta idolü haline gelmişti. Anadoludan göçen ailelerin 2. jenerasyonu olarak düşünülen bu gençler, kentlilik ve taşralılık arasında sıkışmışlığı yaşayan kitlelerdi. Sokakta modern olmaya çalışıyorlardı, ancak evde kökenlerinden kurtulamıyorlardı. Bunun yanı sıra, dönem içerisindeki stabiliteden yoksun siyasal gündem, ekonomik krizler içerisindeki bu ülkenin alt sınıf gençliğini derinden etkiliyordu. Dolayısıyla arabeskçilerin konserlerinde bu gençler için birer ayine dönüyordu. Örneğin, Ferdi Tayfur’un 1993 yılındaki Gülhane konseri halen Türkiye’de gerçekleştirilmiş en kalabalık performanstır. O gün konsere tam olarak 200.000 kişi katılmıştı. Arabesk yine alt sınıf gençliğinin acı dolu sesi haline geliyordu. Müslüm Gürses konserlerinde kendini jiletleyen gençler hakkında görüşlerini şu şekilde dile getirmişti;

“Benim dinleyicilerim müziği seven, bilen, tanıyan insanlardır ama böyle fanatik olanlar da var. Ben doğru bulmuyorum ama ne yapsın yani, yapmayın diyorum olmuyor, dinlemiyorlar.”

 

Bir sonraki bölümde arabeskin kentli elitler tarafından 2000’li yıllarda keşfedilişi ve arabeskin poplaşması değerlendirilecektir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir