Ön yargıları bulunanlara karşı biz hip-hop savunucularının elindeki en büyük kozlardan biri kuşkusuz kültürün ana öğelerini sosyal konuların oluşturması. Ya da öyleydi. Ama bence arada bir etken daha var.
Norm Ender’in son dissiyle -maalesef- gündeme gelen konu, rap’in “aşık atışmasına” benzetilmesiydi. Ana akım televizyon kanalları kültürle yeni tanıştığı için kültürün her müzik türünden/kültüründen beslendiğini yeni anlayabildi. Evet, Freestyle yarışmaları aslında direkt Anadolu kültürünün günümüze taşınmış en önemli özelliklerinden birini andırıyor. Ancak en azından benim ve benim gibi bu kültürü seven insanların hip-hop kültüründe en sevdiği taraflardan birisi de kendi kendine bir edebiyat yaratmış olması.Sadece sözlerin kafiyeli bir şekilde bir araya gelmesi değil buradaki konu.
İç içe iki fenomen: Hip-hop ve edebiyat
Önce şuradan başlayayım; ortalama bir kitap okuyucusuyum ve geçen gün Marcel Proust’un “Kayıp Zamanın İzinde” kitabını okurken aklıma geldi. Ben Proust’u ilk kez Kayra’nın “Resmen Hüsran” parçasından duydum. Ben Hakan Günday’ı ilk kez “Üç Kitap ve Naralar” parçasında duydum. Ve yaşım çok küçükken.
Daha edebiyattan ilham alan birçok rapçi, sanatçı.
Saian, Çağrı Sinci, Ceza, Gazapizm, İmpala…
Geçen ay İmpala ile röportaj yaptığımda rap ile edebiyat arasındaki ilişkiyi sormuştum. Sorduktan sonra da aklıma “acaba zorlama mı oldu?” diye gelmişti. Bu yazıyı yazarken araştırmalarımda anladım ki, aslında zorlama değil. Evet, rapçiler büyük tahsiller yapmış, büyük okullarda okumuş, 5-6 dil bilen entelektüellerden değiller. Kesinlikle değiller. Zaten bir bakıma bu yüzden bu işin içindeler. Ama sosyal medya sayesinde/yüzünden “manik depresif” isimli ciddi hastalığın bile moda olduğu şu değişken dönemde, (ya da like uğruna hava atılabildiği, sırf zorluk yaşadığından bahsetmek için) biraz daha doğru yoldan sanat elde etmek isteyen alt/orta kesme onlar hitap ediyor. Bu da bir gerçek. Ben de onlardan biriyim. Şiir de okusam, dil de öğrensem, araştırma da yapsam, rap’ten vazgeçemiyorum. Kulaklığı taktığımda bana bir şeyler kazandırdığını hissedebiliyorum. Ha, kaç kişi bunun farkında orası muamma.
Aşık atışmasının ötesinde
Ağaçkakan’ın “2011 de Berbat Bir Yıldı” parçasındaki şu sözleri,
“Olağanüstü çirkin iltifatlar, determinist palavra
Sınanmış bir efkarın getirdiği vicdani martavallar
Esvabımız bir gölge ve giydik onu
Gökyüzüne limit koyan gökdelense bulut geçti onu
Sırtına Hitler’in bıyıklarından heybe ördüm tel tel
Yolculuğun bittiği yerde
Benim doğum lekemi gören keşişlerin kehanetiyle yaşıyorum
Velhasıl varlığım insandan hallice
Ve sigaram var yok gibi
Kül oldu
Ne denli gafil avlanmak ister içimden bir parça
Hoş geldim punduna
Kristal günahkarın sarnıcında harlanan ateş köz gibi
Mahvoldu
Benim gölgemle mezhebim ve atalarımla mesleğim bir paradoks
Çözerken zamanım ziyan oldu
Yok. 2011 de berbat bir yıldı
Günler haftalar ve aylar sayıldı”
Ve bunun gibi birçok örnek beni “aşık atışmasından” öte bir şeylerin olduğuna inandırıyor.
No.1’in 2007 yılında çıkardığı “Full Time Tradegy” albümündeki haykırışı, -ki ciddi şekilde haykırış- bana şairlerin hayatının başlarında yazdığı palazlanmamış ve yayımlanmamış şiirleri andırıyor. Yani kendi kendine edebiyat oluşturuyor deme sebebim şu anki gençlerin anladığı dilden sanatsal şekilde konuşabiliyor olmaları.
Küçümsemek yerine
Geçen hafta Red Bull Music Festival’de doğaçlama şekilde mikrofonu alan ve aynı tempoda ilerleyen altyapının üstüne bir şeyler söyleyen gençleri görünce de aynı şey aklıma geldi. 18 yaşında, eğitiminden, belki ailesinden, çevresinden, kendilerince birçok sorundan müzdarip olan bu gençler kafasındakileri kağıda dökmeye alışık değiller. Artık yine kağıda ama bir müziğe aktarmak üzere dökülüyorlar. Ve bu böyle devam edecek. Küçümsemek yerine bir yerlerinden kabullenmeyi seçmeliyiz sanki.
Şairleri küçük gördüğüm anlaşılabilir tüm yazı toplanınca. Neden artık rapçilerin bu görevi gördüğünü anlatmak da benim gibi toplumdan anlamayan birinin işi değil. Şimdi belki tüm bu satırlar size bir şey anlatmamıştır. Anlatamamıştır. Zaten bu konuyu örneksiz anlatabilmek de çok iyi yazarların işi olurdu.
Aşağıdaki Spotify listesi, bana göre rap ile edebiyat ilişkisini anlatabilen şarkılardan oluşuyor.
Bana hip hop’tan nasıl hoşlanıyorsun diye sorana, bu listeyi açardım. Kendime de kıyak.