Türk-Yunan Mübadelesinin Rembetika’nın Gelişim Sürecine Etkileri

 

Mübadele Bahsi

 

Bahsini edeceğim mübadele veya bir başka deyişle zorunlu göç, 1920’li yıllarda (1922, 1923-1926) Türkiye ve Yunanistan toprakları arasında gerçekleşen kitlesel yer değiştirmedir. İki ülke arasındaki bu “insan değiş-tokuşu”, 30 Ocak 1923’te Lozan’da imzalanan Türk ve Yunan Halklarının Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol’e dayanır. Trajiktir ki taraf hükümetlerce imzalanan bu protokol dünyadaki ilk resmi zorunlu göç anlaşmasıdır.

Mübadele sonucunda yaklaşık 550 000’i Müslüman (Batı Trakya Müslümanları hariç), 1,2 milyonu Ortodoks (İstanbul Ortodoksları hariç) olmak üzere toplam yaklaşık 1,7 milyon insan yer değiştirmiş, bir başka deyişle yerlerinden edilmiştir. Rumların önemli kısmı, Türk tarafının “Büyük Zafer” dediği; Yunanların ise “Küçük Asya Felaketi” olarak adlandırdıkları, 1922’de sonlanan Türk-Yunan Savaşı sonrası acil koşullar altında Yunanistan topraklarına göç etmişlerdir.

Bu bilgiler ışığında Lozan’da imzalanan protokolün hali hazırda vuku bulmuş olan göç hareketine resmiyet kazandırdığını ve antlaşmaya Yunanistan’da yaşayan Müslüman Türkleri dahil ettiğini söyleyebiliriz.

Mübadelenin iki ülke için de birtakım sonuçları olmuştur. Bu sonuçların etkileri; toplumsal kırılmalar, ekonomik istikrarsızlık, kentleşme problemleri, çeşitli üretim alanlarında kalifiye insan eksikliği olarak zuhur etmiştir. İki taraf için de hayatın tüm kılcal damarlarını etkileyen mübadele kaçınılmaz olarak müziği de es geçmemiştir.

 

A group of refugees leave the Samanli-Dag Peninsula, on a boat they boarded with the help of the Turkish Red Crescent. https://www.icrc.org/eng/resources/documents/misc/5gke3d.htm

 

 

Yunan sanatçı Kalliopi Lemos’un “Devr-i Âlem–Round Voyage” ismini verdiği bu enstalasyon; Yunan adaları kıyılarında bulunan iki ahşap teknenin onarılıp alt alta konulmasıyla göçü ve yer değiştiren hayatları simgeliyor. Eser, İstanbul Bilgi Üniversitesi santralİstanbul kampüsünde sergilenmektedir. http://kalliopilemos.com/project/round-voyage-crossings/

 

Rembetika (ρεμπέτικα)

 

Bir Küçük Telaffuz Meselesi
Rembetika kelimesinin genelde dört ayrı kullanımı mevcuttur. Bunlar; Rembetiko/ Rembetika tekil ve çoğul ayrımlardır. Rebetiko/ Rebetikaşeklindeki ayrım ise Yunanların sözcüğün ortasındaki “μπ” harflerinden m’yi net çıkarmamalarından ötürü söylendiği gibi yazılmasından gelir.

 

Nedir?

 

Rembetika, “rembet” kelimesinden gelir. Rembet, altkültürü ve bu altkültüre mensup insanları tanımlar. Rembetleri altkültürle birlikte zikretmemizin sebepleri; otoriteyle pek barışık olmamaları, ekonomik olarak alt tabakalarda yer almaları, taşrada veya kentlerin dış çeperlerinde yaşamaları ve keyif verici madde kullanımının yaygın olduğu tekkelerdevakit geçirmelerine dayanır.

 

Rembetika, ekseriyetle tekke kültüründe çalınıp söylenen, şarkı sözlerinin içeriğini gündelik dertlerin, aşkların ve aşk acılarının, keyif verici madde kullanımının ve buna övgünün oluşturduğu bir müzik türüdür.

 

Buzuki ve baglama (ğ ile okunmaz) ile icra edilen Rembetika şarkıları yalnızca; esrar, haşhaş ve nargile kullanılan tekkelerde değil, “amane”kahvelerinde de kendine yer bulmuştur. Bu isim muhtemelen mani kahvelerinden ve şarkılar icra edilirken yapılan doğaçlamalar sırasında hem düşünmek hem de nefeslenmek için tekrar edilen “aman aman”ikilemesinden gelir. Şarkılarda Türkçe kelimelere rast gelmek mümkün olduğu gibi birkaç Rembetika şarkıcısının bir araya gelerek aşık atışmasına benzer nitelikte karşılıklı şarkı söyledikleri de olur. Yeterince coşku, dinleyicileri dans için cüretlendirecektir;  tsiftetelli (çiftetelli), hassapiko (kasap) ve zembekiko gibi tanıdık danslara denk gelmek de cabası. Elbette bu benzerliklere şaşmamalı çünkü uzun yıllardır birlikte yaşamış insan topluluklarında görülmesi normal olan, hayatın her alanına sirayet eden alışverişler hasıl olmuştur.

 

Yine de Rembetika için tek bir tanım yapmak mümkün değildir. Bu yazıyı oluştururken de pek çok kez yararlandığım Gail Holst’un Rembetika isimli kitabındaki Rembetika tanımlarına göz atacak olursak:

 

“ ‘Rembetikolar sade insanların söyledikleri kısa, basit şarkılardır.’ Elias Petropulos, Rembetika Tragoudia”

“ ‘Yunan kent altproleteryasının 19. yüzyıldan başlayarak, 50’li yıllara kadar süren şarkıları…’ Olivier Revault d’Allones, La Création Artistique et les Promesses de la Liberté”

“ ‘Yunan kentlerindeki altproleter kitlelerin sanatsal potansiyelinin bir ifade biçimi.’ Stathis Damianakis’in Paris’te yapılan ilk Avrupa Etnografya konferansında sunduğu konuşmadan.”

“ ‘Rembet… acı çeken, kendisine haksız muamele yapılan, izlenen insandır. Rembetikolar O’nun için yazılmıştır.’ Tassos Skorelis ve Mikis Oikonomides, Bir Rembet: Yorgos Rovertakis”

“ ‘Rembetiko şarkıları rembetler tarafından, rembetler için yazılmışlardır… Rembet, bir derde düşmüş olan ve bunu dışa vuran adamdır.’ Yorgos Rovertakis”

 

gibi birden çok ve ortak yargıya varılamamış tanımlar olduğunu görürüz.

 

 

Fotoğraf, Gail Holst’un Rembetika isimli kitabından alınmıştır.

 

Rembetika müziği özellikle Atina, Pire, Larissa, Hermupolis, Selanik, İstanbul ve İzmir’de icra edilmiştir. Hatta mübadele sonrası bir süre Pire veİzmir Tavrı gibi gözlenen ayrımlara yazının ilerleyen safhalarında değineceğim.

 

 

Yıllar İçerisinde Rembetika

 

Rembetika, sanılanın aksine mübadele sonucu ortaya çıkmış bir müzik türü değildir. Başlangıcı 1920’lerin evveline, 19. yüzyılın ikinci yarısına dayanır.

 

Erken dönem Rembetika’nın en önemli adresi Pire olmuştur. Bu dönemde Rembetika müziğine kentliler ve yönetici elitler uzak durmuş ve hatta onu “doğulu” bir başka deyişle “aşağı” addetmişlerdir. Bağımsızlığından itibaren yüzünü batıya dönmüş olan (en azından bunu arzuladığını düşünüyorum) Yunanistan, bu bağlamda batıcı ve ilerlemeci olarak resmedilebilir. Batıcı veya ilerlemeci olmanın dışında geleneksel sol da muhafazakar sağ da Rembetika’yı kendilerince sebeplerle sahiplenmemişlerdir.

 

Mübadele

 

Mübadele öncesi nüfusu 4 milyon dolaylarında olan Yunanistan’a mübadele ile birlikte 1,2 milyon kişinin göçmesi kaçınılmaz olarak ekonomik, kültürel, demografik ve barınma ihtiyacı gibi sorunlar doğurmuştur. Mübadele mağdurları ekonomik istikrarsızlık, dışlanma ve yeterli olmayan barınma alanları gibi sebeplerden de muzdarip olmuşlardır. Bu olumsuzluklar neticesinde altkültüre eklemlenen insan sayısı artmış haliyle Rembetika da payına düşeni almıştır. Tabii ki bu etkinin yalnızca olumsuz sonuçlarını görmemek gerekir, bu olumsuzluklar bir yandan da Rembetika için daha fazla yayılma alanı, yeni insanlar, yeni dertler ve yeni yorumlarla hemhal olmak, zenginleşmek demektir.

 

30’lu yıllara doğru Rembetika artık kentte de dinlenir olmuştur. Bunun bir sebebi de artık yalnızca tekkelerde değil amane kahvelerinde de Rembetika’nın icra ediliyor oluşudur. Bu dönemde Rembetika için iki tavırdan bahsedebiliriz, bunlar; Pire ve İzmir Tavırlarıdır. Pire Tavrı’nı genel olarak anlatmak gerekirse neredeyse 30’lu yılların sonuna kadar sadece erkeklerin icra ettiği, tekkede karşılaştığımız, şarkı girizgahlarında uzun, emprovize taksimlerin çalındığı, hapishane ve esrar deneyimlerinin şarkıların içeriği olabildiği bir tavır diyebiliriz. İzmir Tavrı ise deyim yerindeyse kentle ve kent yaşamıyla daha barışıktır. Şehirde kurulan kahvelerde, kadın müzisyenlerin de katıldığı, duygusal ve zengin süslemeli şarkıların çalınıp söylendiği, orkestral ve sendikal olarak daha profesyonelyöntemlere sahip bir tavırdır. Bu dönemde Atina ve Pireli müzisyenlerin Pire Caddesi’ndeki Microasia kahvesinde dernekleşmeleri profesyonelleşmelerine örnek olarak gösterilebilir. Bu iki tavrın birbirini beslediğini düşünmekle birlikte Gail Holst, İzmir Tavrı’nın Rembetika’nın ana direği olmadığını belirtir.

Fotoğraf, Gail Holst’un Rembetika isimli kitabından alınmıştır.

Yine 30’lu yılların Rembetika için önemi bu dönemde Yunanistan’da faaliyete başlamış ve Rembetika kayıtları da yapan EMI, Odeon, Columbia ve H.M.V. gibi plak şirketleridir. 78’lik plaklardaki süre kısıtı bazı Rembetika şarkılarının girizgahlarındaki uzun taksimlerin eskisi gibi kullanılmasına müsaade etmese de plak şirketlerinin yaygınlık ve bilinirlik açısından Rembetika’ya katkıları yadsınamaz.

 

Fotoğraf, Gail Holst’un Rembetika isimli kitabından alınmıştır.

 

Sıkıntılı Yıllar

 

1936 ile 1941 yılları arasında Yunanistan, Metaksas diktatoryası altındadır. Her otoriter rejim gibi Metaksas da gündelik hayattaki varlığını yasaklar, kısıtlar ve tutuklamalarla hissettirmiştir. Bu dönemdeki uyuşturucu yasaklarının yanı sıra bazı şarkı sözlerine uygulanan sansür ve suçlu bulunan Rembetika şarkıcılarına verilen cezalar bu müziği olumsuz anlamda etkilemiştir. Akabinde başlayan II. Dünya Savaşı ve Yunanistan’ın önce İtalya sonra da Almanya tarafından işgali pek çok kayba sebep olmuştur. Rembetika her ne kadar bir ideoloji veya bir direniş hareketi için motive edici, besleyici bir müzik türü olmasa da bazı şarkıların içeriği işgalci kuvvetlere yapılan baskınlar, çalınan eşyalar ve yiğitlik hikayelerini içerir. II. Dünya Savaşı’nı takip eden süreçte 1946 ve 1949 yılları arasında Yunan İç Savaşı yaşanmıştır.

Fotoğraf, Gail Holst’un Rembetika isimli kitabından alınmıştır.


50’ler

 

Bu dönemde Rembetika; Vasilis Tsitsanis, Manolis Chiotis gibi profesyonel buzuki ustalarıyla popülerleşerek ve daha batılı bir tarzda yeniden hayat bulmuştur. Enstrüman yapılarında değişiklik( buzukiye 4.telin eklenmesi) ve elektrikli enstrümanlara geçilmesi bu dönemde olmuştur.

Fotoğraf, Gail Holst’un Rembetika isimli kitabından alınmıştır.


Albaylar Cuntası ve Rembetika

 

Diktatörlük, Cihan Harbi ve İç Savaş derken Yunanistan, 60’ların sonunda darbeyi de yaşamıştır. 1967 yılında yönetimi ele geçiren subaylar 1974’e kadar yönetimi ellerinde tutacaklardır. Tabii ki sancılı olan bu süreçte Rembetika dinleyicilerinin refleksif tepkilerine şahit olunmuştur. 1969 yılında Rembetika’nın ilk derlemecilerinden olan Elias Petropoulos’un sansürü delmesinden ötürü tutuklanması geniş yankı bulmuş ve Rembetika’nın o dönemde popülerleşmesini sağlamıştır. 70’lerin başında Rembetika’nın en büyük ustalarından sayılan Stratos Payoumtzis, Markos Vamvakaris, Yiannis Papaioannou ve Kostas ‘Nouros’ Marsellos gibi isimlerin vefat etmeleri sonucu şarkılarından oluşan albümlerin tekrar basımları da Rembetika’yı o dönem revaçta kılmıştır.

 

Yukarıda bahsedilen Rembetika için önemli isimlerin akıbetlerinin yanı sıra Albaylar Cuntası’nın Amerika Birleşik Devletleri ve NATO ile olan yakın ilişkileri ve Rembetika’yı yozlazmış bulan tavrı halkın nezdinde Rembetika’yı daha da desteklenir kılıyordu. Öyle ki halkın bu desteğini Stathis Gauntlett, Batı karşıtlığının yansıması olarak yorumlarken; Gail Holst, tam da devletin ceberut yüzünü gösterdiği o dönemde Rembetika’nın argo, yer yer şifreli, polisi iğneleyen dilinin halk tarafından sevildiğini ve bu dilin gençlere hitap ettiğini söylemiştir. Bu iki yorum da birbiriyle çelişmiyor. Ancak bu yorumları ölçekleri itibariyle major ve minor gözlemler olarak değerlendirebiliriz.

 

Fotoğraf, Gail Holst’un Rembetika isimli kitabından alınmıştır.


Günümüze Gelirken

 

Gauntlett’in ilgili makalesinde değindiği bir olayla yazının Rembetika’nın tarihsel süreciyle ilgili kısmını sonlandıracağım. Bu olay,1994 yılında Stavros Xarchakos’un Küçük Asya göçmeni bestecilerinin Rembetika şarkılarına yer verdiği “Aman… Amen” adlı bir dizi konserle Rembetika’ya, onun temsilcilerine ve göçmenlere bir saygı duruşunda bulunması ve “Biz Batı’ya ait değiliz; Batı bize minnattar olmalıdır.” şeklindeki fikrini açık açık dile getirmesidir.

Sonuç Yerine

 

Geçtiğimiz yüzyılda Rembetika’nın tekkelerden major politiğe değin etkilediği ve de etkilendiği geniş skalayı ve jenerasyonları göstermesi, müziğin hayatın tüm kılcal damarlarına sirayet etmesi düşüncesi bakımından oldukça önemli bir örnek teşkil etmektedir.

Yazı boyunca Rembetika’nın başat temsilcilerine yer yer değinmekle birlikte sadece isimlerden oluşan kuru bir listenin yeterli olmayacağı kanaatindeyim. Bu yüzden araştırmalarım boyunca not ettiğim sanatçıların eserlerini derlediğim bir çalma listesini yazının devamında bir bağlantı olarak paylaşmayı uygun gördüm. Bu listenin yanı sıra günümüzde Rembetika türünde eser veren sanatçılardan bazıları ise Babis TsertosAgathonas IakovidisVinicio Capossela ve Babis Goles gibi müzisyenler ve Türkiye’den Tatavla Keyfi ve Cafe Aman İstanbul adlı gruplardır.

 

 

_________________________________________________________________________
Kaynakça:

*Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine İlişkin 30/01/1923 Tarihli Sözleşme ve Protokol
*Lozan Sözleşmesi’nin Sonuçları: Genel Bir Bakış – Renée Hirschon
*Ege’yi Geçerken – Renée Hirschon
*Yeniden Kurulan Yaşamlar 1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi – Müfide Pekin
*Şarkiyatçılık ve Garbiyatçılık Arasında Küçük Asya Göçmenlerinin Yunan Popüler Müziğine Katkısı ve Bu Katkının Onaylanması – Stathis Gauntlett
*İzmir ve Çevresi Rum Halk Müziğine Genel Bir Bakış – Muammer Ketencoğlu
*Küçük Asya Araştırmaları Merkezi ve Küçük Asya’da Yunan Kültürel Geleneği – Paschalis M. Kitromilides
*Rembetika – Gail Holst